a
b

b

b
b

İRADEYİ SATIN ALMAK…

b

Siyasilerin bir avuç oy için yapmayacakları yoktur.

Bir avuç oy uğruna, sözü tutulmayan  vaatlerden, gerçekleşmesi mümkün olmayan hedeflerin açıklanmasına kadar tutarsız söylemlerde bulunurlar.

Korkarım gelecekte vaatler o kadar ileriye gidecektir ki, denizi olmayan Kosova’da bazı şehirlere limanlar  yapılması sözü verilecektir.

Bunun  ilk sırada demokrasisi gelişmekte olan, demokrasisi hala kemikleşmemiş ülkelerde görülmesi mümkündür.

Bir de bizdeki siyasiler bayağı hırslı illa da koltuğa  sahibi olacaklar. Bu emele varmak için bazıları çeşitli hile ve usulsüzlüklerden kaçınmazlar.

Hata Kosova’da bazı siyasiler daha da ileriye giderek, parlamentodaki bir  koltuğu kapmak için oyların satın alınmasını da göze alabilmekteler. Tıpkı, görevinden bu nedenle istifa eden Kosova’nın eski Dışişleri Bakanı Meliza Haradinaj Stublla’nın eşinin yaptığı gibi.  Medyada yayımlanan görüntü ve ortaya atılan iddialara göre, adam, Oy Sayım Merkezi’nde görev yapan  oy sayım memurlarından, para karşılığında eşinin oylarını artırmalarını istemiş. Her şey  eşinin meclise girebilmesi için. Adamcağız, düşünmüş ki eşimi nasıl sevindiririm, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde çiçek yerine oy satın alayım diye jest yapmak istemiş. Burada kötü bir şey yok diye düşünenler olabilir şaka niyetine. Ancak o kadar da değil. Kosova’da azınlık topluluklarından Mısırlı İRDK partisi milletvekilleri adaylarının  da oy satın aldığı iddiaları ortaya atıldı.

Oy satın almak, halkın iradesini satın almak demek. Ülkedeki geçerli yasalar uyarınca suç olmak  dışında oy satın almak özgür iradeyi hapsetmek demektir. Demokratik süreçlere, serbest seçimlere yapılabilecek en büyük darbedir. Halkın iradesinin önüne geçmek, iradenin gerçekleşmesine engel olmaktır, oy satın almak. Seçim sonuçlarını değiştirmek cezaya tabi tutulan bir usulsüzlük  olmanın dışında, etik olmayan bu demokrasi karşıtı işlem, demokrasinin dayandığı adalet, dürüstlük, şeffaflık  ve tarafsızlık ilkelerine zarar veren bir eylemdir.

Bununla da bitmedi. Bazı vatandaşlar, oylarını, sosyal medya üzerinden de satışa çıkardı. Hiç çekinmeden, suç olduğu halde oy ticaretini yapmaya çalışanlar, seçimlerde birer siyah nokta oldu.

Bunlar doğruysa ki, son seçimlerde oy satın alınması usulsüzlüğü ve oy satmak gibi seçim hileleri gündemi bayağı meşgul etti, kovuşturma organları, seçim sürecinin üstüne sürülen bu  lekeyi mutlaka temizlemelidir.

Kosova seçim hilelerinin ciddi ciddi yapıldığı bir ülke olarak anılmamalı. Sonuçta 800 bin seçmenin oy kullandığı bir sürecin, para, şöhret, güç, koltuk peşine düşen kendini bilmezler tarafından hebaya gitmemeli.

Kosova’da 14 Şubat tarihinde düzenlenen erken parlamento seçimlerinde yaşanan ya da yaşandığı iddia edilen bu olumsuzluklarla etkin ve etkili bir mücadele verilmeli. Ateş olmadığı yerden duman çıkmaz misalinde iddia olsa bile çürütme mücadelesi verilmeli.

Demokrasisi genç olan  ve özgürlüğü kucaklamaktan  20 yıl sonra Kosova’da bu politik yozlaşma durumunun hızlı bir şekilde vücut bulması insanı hayretlere düşürmektedir.

Zira siyasette oy ticareti diye kavram vardır.  Bu kurala göre milletvekilleri, oyları en üst düzeye çıkarmak için kendi seçim bölgelerine daha fazla hizmet götürmeye çabalarlar. Örneğin, bir  Bakan, geldiği köy ya da belediyede  ihtiyaçları ile orantısız bir kütüphane yaptırır. Başka bir  Bakan,  kendi seçildiği bölgeye yeni hastane yatırımı ve daha fazla personel tayini yönünde ayrımcı işlem yapar. Bunların hepsi, günümüzde olağan karşılanan ancak esasında bir yolsuzluk türü olan oy ticareti uygulamalarıdır. Milletvekilleri ya da Bakanların bu hareketlerini, hizmet kayırmacılığı olarak da tanımlayabiliriz.

Her nasılsa seçimlere yasa dışı yapılan müdahaleler, seçim hileleri, usulsüzlükler, yolsuzluklar, hepsi, demokrasinin ayrılmaz bir parçası olan özgür seçimlere gölge düşürmekten çok, ciddi  zarar veren, seçim ilkelerini ihlal eden olgulardır. Bu olguların Kosova’da meydan bulması  üzücü ve düşündürücüdür.

Çünkü Kosova, oyların sayılması ve nihai sonuçlarının açıklanması 1 ay süren çok nadir ülkeler arasında yer alıyor.

Sandıkların kapandığı, ilk resmi olmayan sonuçların açıklanmaya başladığı andan itibaren  siyasi partiler ve  milletvekili adayları  tarafından seçimlere hile karıştığına dair  yapılan itirazlar, oyların bir kez daha , bir kez daha, kısaca bir kaç kez sayılmasına neden olmaktadır.

Oy hırsızlığı, en fazla telaffuz edilen kavram haline gelir.

Demokratik kurallara saygı gösterilen ve bu kurallara bağlı olan demokratik ülkelerde, oyların sayılmasının günlerce devam etmesi  mümkün değildir.

Oy satın almak, oy satmak, seçimlere hile karıştırmak, oy hırsızlığı, seçim usulsüzlükleri, seçim sonuçlarının haftalarca sayılması…

Belli ki, seçimler söz konusu olunca kültür yapımız ve devlet geleneklerimiz henüz olgunlaşmış değil ne yazık…

Ercan Kasap

18.03. 2021

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

KABUSUN YILDÖNÜMÜ…

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibomholiganbet girişOnwinholiganbetonwinonwin girişbets10 girişjojobet