20 Nisan 2025 Pazar
Başarmak, becermek yani muvaffak olmak… Başarı nedir ya da ne değildir sorusunu bir kenara bırakarak, muvaffak olmak, günümüz şartlarında hangi alanda olursa olsun, hangi konuda olursa olsun, ulaşılması zor görünen bir amaç, varılması çetin bir hedef olabiliyor…
Halbuki başarmayı, muvaffak olmayı hepimiz çok istiyoruz. Çünkü başarmak, uğraşılarınmızın bir takdiri olarak karşımıza çıkyor ve bizi rahatlatıyor. Hatta bazılarımızı da yüceltebiliyor…
Başarısızlık ise tam aksine istenilen performansı göstermemek, gerektiğinden fazla uğraşı vermemek, şanslı olamamak gibi davranış ve hareketlerin sonucu olarak karşımıza çıkıyor ve bizi yıldırabiliyor, mental olarak zayıflatabiliyor.
Bazı durumlarda da bireyden bireye farklı olarak başarısızlığı kismet ya da kadere bağlayarak, başarısızlığın verdiği sıkıntıyı hafifletmeye çalışırız…
Şöyle ki bazılarımız başarıyı hedefe, isteğe ve çabaya bağlarken, bazılarımız da kader ile ilişkilendiririz.
Günümüze baktığımızda arzu edilen başarıya ulaşmak yani muvaffak olmak için çok çalışmak formülü geçerli bir tanımlama olarak kabul edilir.
Şu bir gerçek ki odaklandığımız bir hedef ya da amaç doğrultusunda attığımız adımları ya da yaptığımız bir işi büyük bir inanç ve heyecan ile yapmak, sonunda bizleri doğal olarak zafere eriştiren, bizi başarıya götürecek yoldan vazgeçtirmeyecek en büyük etmen. Hedeften saptırabilecek, bizi aşığa çekecek yanlar ve nedenler her zaman olur, fakat kendinden emin olanlar ve bu doğrultuda adım atanlar başarılı olmuştur.
Muvaffak olmaktan bahsetmişken, Kosova’da bugünlerde çok başarmayı isteyen bir isim var…. Albin Kurti…Hükümeti kurmakta muvaffak olmayı çok istiyor haliyle…Ancak içinde bulunduğu şartlar kendisini oldukça zorluyor. İnatçılığıyla bilinen Kurti, bir yandan 9 Şubat seçimlerinde aldığı 48 milletvekili sandalyesi ve koalisyona katılmak için ikna ettiği gibi görünen azınlık halkların partilerinden 10 milletvekili ile birlikte hükümeti kurmak için gerekli olan 61 sayısına ulaşmakta 3 eksiği daha var. Muhalefetteki Nisma partisinden 3 milletvekilini koalisyona katmakla hükümeti kurabilecek olan Kurti’yi, bu hükümet ne kadar uzun ömürlü olur düşüncesi uykularını kaçırıyor. Çünkü, koalisyona katılacak olan küçük partiler kendilerine birer bakanlık verilmesi için çetin bir pazarlığa girmiş bulunuyor. Sayısı 15 olan bakanlıkların her bir partiye tahsis edilmesine Kurti sıcak bakmıyor.
Bir de yarın yapılacak olan mecis genel kurulunda meclis başkanının seçilememesi, erken seçimin kapılarını aralayabilir. Dolayısıyla Kosova’nın siyasi ve kurumsal krize girmesi kaçınılmaz olacak. Anlaşılan Hükümeti kurma sıtması Kosova’yı iyiden iyiye sardı. Seçimleri kazanan parti ile muhalefet partileri arasındaki sürtüşmeleri de işin içine katınca, durum daha da belirsiz hale geliyor.
Asıl önemli soru, bu durumda Albin Kurti’nin bir siyasetçi mi, yoksa bir devlet adamı gibi mi davranacağıdır.
Çünkü bir politikacı gelecek seçimleri düşünür, bir devlet adamı gelecek kuşakları düşünür… sahi devlet adamı bizde var mıydı?
Ercan Kasap
20.04.2025
Kosova’nın merkezi bölümündeki Rauça belediyesine bağlı Krusha e Madhe (Büyük Kruşa) ve Krusha e Vogel (Küçük Kruşa) köyleri, Sırp güçlerinin vahşetini en çıplak şekilde resmeden Kosova’nın savaş sırasında mezarlıklara dönüşen yerleridir.
Bu köyler, trajedilerle dolu Kosova’da en korkunç katliamların yaşandığı köylerdir. 1999 yılının Mart ayı sonlarında işlenen toplu katliamların verdiği dayanılmaz acının hafızalara kazındığı yerlerdir.
Krusha e Madhe ve Krusha e Vogel köyleri Sırp güçleri tarafından katledilen kadınlara, çocuklara ve yaşlılara merhamet gösterilmediği vahşetin kanıtıdır.
Bundan 26 yıl önce 25, 26 ve 27 Mart 1999’da Krusha e Madhe köyünde 243 kişi katledildi. İki krematoryumda 100’den fazlası yakıldı. Bunlardan 7’si çocuk, biri hamile olmak üzere 21’i kadın katledilirek yakıldı. 893 ev ateşe verildi.
Aynı tarihlerde Krusha e Vogel köyünde ise 113 kişi katledilmişti. Bu köyde 63 kişinin hala akibeti bilinmiyor. Cesetlerinin nereye taşındığı, nereye gömüldüğü meçhul…
Her iki köy, bu canavarca işlenen katliamların ardından erkeksiz kalmıştı. Çünkü kadın, çocuk ve yaşlılar yanı sıra her iki köyde tüm erkekler vahşice öldürülmüştü.
Köylerin bir kısmı saldırılardan önce Arnavutluk’a kaçmış, diğerleri de imkansızlıklar nedeniyle evlerinde kalmıştı.
Kitlesel katliamlar, NATO’nun Kosova’da Sırp hedeflerine yönelik başlattığı hava harekatından bir gün sonra işlenmeye başladı. Sırp güçleri NATO harekatına misilleme olarak insan kıyımı harekatı başlatmıştı.
Canice işlenen katliamların arkasında kalan manzaralara muhabir olarak bizzat tanık olmuştum…
NATO güçlerininn 12 Haziran 1999 gününde Kosova’ya intikal etmeye başlamasından bir hafta sonra, İHA muhabiri olarak kameraman arkadaşımla birlikte her iki köye gittik.
İlk karşılaştığımız manzara, kül olmuş evler, hayalet sokaklar…İlk anda hüküm süren sessizliğin sesini, acının haykırışını, hafif rüzgarın ağlayaşını işitmiş oldum…
Krusha e Madhe köyü, viran… yıkımlar, ceset kokuları…
İnsanın gördükleri karşısında aklına, mantığına, vicdanına hükmedemediği anlar.
Görüntü alırken, mülteci olarak gittikleri Arnavutluk’tan dönen bir traktor dolusu kadın, çocuk ve yaşlı evlerine doğtu yaklaştı. Traktör, yol kenarında yarısı kül olmuş haldeki evlerinin önünde durdu. Nihayet insan gördük. Hızlı adımlarla yaklaştık, görüntü almak için izin istedik. Öğrendik ki tümüyle boş olan köye ilk dönen ailemiş gördüğümüz insanlar. Beraber çok büyük olan avluya girdik. Avlunun ortasında iki insan kafatası…Vucudün gerisi yok…Çığlıklar başladı. Eve doğru ilerledik. Çığlıklar daha da arttı, gökleri delecek şiddette…Bir anda oda içerisinde yanyana eğilmiş vaziyette iki yanık cesetle karşılaştık. İki kardeşin cesediydi.
Aylarca süren sessizlik, yürek burkan çığlıklarla bozulmuştu. Bu manzaraya savaş muhabiri olarak Kosova’nın bir çok yerinde şahit olmuştum, ancak soğukkanlı kalmanız mümkün değil…
Bir süre sonra röportajlarımızı gerçekleştirdik. Hafızamda kalan genç bir kızın söyledikleri, savaşın esas amacını anlatıyordu; “Kosova halkını yeryüzünden silmek, böyle bir şey.”!
Şehit düşen sivillere karşı işlenen korkunç cinayetler…Aradan 26 yıl geçmesine rağmen bu köylerdeki kayıp kişiler hala bulunamadı.
Ercan Kasap
27.03.2025
Kosova Merkez Seçim Komisyonu tarafından 9 Şubat genel seçim sonuçlarının kesinlik kazanmasının ardından Türk partileriyle ilgili değişik bir tablo karşımıza çıktı.
Seçimlerden sonra şekil değişikliğine hızla giden Türk siyasi sahnesinde, son 25 sene içinde farklı hükümetlerde yer almış ve bu seçimlerde oyları ciddi oranda azalmış bir Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) ve oyları artmış muhalefet rolündeki Yenilikçi Türk Hareket Partisi (YTHP) ve Kosova Adalet Türk Partisi’ni (KATP) görüyorüz.
Büyük pencereden baktığımızda Kosovalı Türk seçmeninin, KDTP’ye olan güveninin azaldığını görebiliyoruz.
Oyları düşündürücü oranda erimiş, dolayısıyla kan kaybına uğramış bir parti söz konusu. Belli ki Türklerin beklentilerini karşılamayan KDTP’nin oy kaybına yol açan, aslında halkın tepki oyları oldu.
Türk seçmeni, diğer partilere oylarını kaydırmakla, ya da sandık başına gitmemekle KDTP’ye bir nevi memnuniyesizliğini ifade etti. Dolayısıyla da KDTP’ye “tehlike çanları çalıyor” mesajı verdi.
Resmi sonuçların açıklanmasının ardından KDTP’nin uğradığı oy kaybı konusunda eleştirisel bir değerlendirme yapacağını bekledim. Beklentilerim maalesef boşa çıktı.
Çünkü seçim sonuçlarını gündemine alan KDTP Danışma Kurulu tarafından medyaya dağıtılan bildiride, KDTP’nin son seçimden büyük bir zaferle çıktığı havası estirilmeye çalışılıyor. Üstüne üstün gelecek dönemde de bugüne kadar olduğu gibi, Türk toplumunun ihtiyaçları doğrultusunda sorumluluk üstlenmeye devam edeceği, yani “Türk halkı hiç merak etmesin” demeye getiriliyor.
Gelişigüzel ve gereksiz değerlendirmeler!…
Belli ki KDTP Türk toplumundaki gelişmeler ve sorunlar yerine kullandığı “ihtiyaçlar” tabiri ile Türk toplumundaki olup bitenlere kendi penceresinden bakmaya devam ediyor. Üstelik, oy kaybının kaynağına inmeden, kalesi olan Prizren’de bile azımsanmayacak oranda oy kaybetmesine rağmen…
KDTP’nin yaptığı değerlendirmeler, kibirliğe yenik düşmektir. Kendini dev aynasında görmektir! KDTP en azından oy kaybetmesinden dolayı üzüntü duyduğunu ifade etmesi gerekmez miydi?
“Görünene göre karar verenler, ne kadar az şey gördüklerini bilmeyenlerdir” diyor R. Southy.
Yani, “Gölde zehirli atıklardan ölen balıklara, gölümüz balıklarla ne kadar zenginmiş” şeklinde yanlış algılama ilüzyonu devam ediyor gibi…
Türk varlığının devamı açısından Mitroviça, Vıçıtırın, Gilan ve Dobırçan elden gidiyorken, Priştine sendelemeye başlarken, seçim sonuçlarının ışığı altında, yapamadıklarından dolayı aldığı tepki oyları karşısında insanlarımızı, parti çalışmalarında, halka hizmet çabalarında, sorunların aşılmasında rahatlatıcı değerlendirmeler yapılamaz mıydı!?
KDTP temsil ettiği Türk toplumuna, nerede ve hangi alanlarda halkın beklentilerini karşılayamadığını çok ciddi analiz edip, etkin ve etkili adımlarla işsizlikten kıvranan Türkiye mezunları dahil iş beklentilerine yanıt vermesi, eğitimden kültüre kadar tüm alanlardaki durumun olumlu yönde değişmesi için her vakitten çok daha fazla çalışacağını açık, net ve kararlı şekilde açıklayıp, vizyon gereği yeni bir misyonla üstlenmesi gerekmez mi?
Son 4 yılda KDTP’ uygulamalarına devam edeceğini ifade ediyorsa, seçim nokdaunu indirilen KDTP’yi toparlayacak adımlar atmayı düşünmediği demektir. Bu da siyasi ringde gelecek seçimlerde nakavt alması ihtimalinden uzak değil…
Velhasıl başta KDTP olmak üzere hiçbir Türk partisi “çok ses yapan ama içi boş” olan davulu taklit etmemelidir!
Ercan Kasap
18.03.2025
Kosova şehirlerinin çoğunda özellikle başkent Priştine’de çöplerin şehrin vazgeçilmez “aksesuarı” olmasına artık herkes razı…
Başıboş gezen köpeklerin her an insanlara saldırabileceği korkusuna da alıştık gibi…Trafik karmaşası hayatımızın bir parçası halinde…
Tüm bu olumsuzlukların önüne geçilmesi çin alınan tedbirlerin yetersiz olduğuna herkes şahit…
Ancak bütünsel olarak hayat kalitesini düşüren bu olumsuzlukların başında son derece tehlikeli bir durum var ki, o da hava kirliliği…
Kosova’daki hava kalitesinin Avrupa’nın en kötü seviyelerinde olduğunu bile bile, ilgililerin hiçbir önlem almaması, giderek büyüyen bu sorun karşısında seyirci kalması, “pes doğrusu” dedirtecek kadar insanı şaşkına döndüren bir mesele haline geldi.
Çünkü yetkililer artık bu konuda duyarsız davranmayı bırakın, umursamızlığın en kötü örneğini sergilemekteler.
Yıllar önce Priştine merkezinde Japon hükümetinin yerleştirdiği 24 saat hava kirliliğini ölçen cihazın ne kadar yararlı olduğunu görmüş, ABD Büyükelçiliğinin kurduğu hava kirliliğini ölçüm ekipmanları sayesinde de günlük raporlar yayımlanıyordu. Bu sayede Priştine’de geniş katılımlı protesto yürüyüşleri düzenlenirdi. Artık bu da yok.
Şimdilik sadece hava kirliliği konusunda Avrupa’dan ara sıra gelen bilgilerle yetinmek zorunda kalıyoruz.
Halbuki Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Kosova’daki hava kalitesinin Avrupa’nın diğer ülkelerine kıyasla en kötü seviyelerde olduğunu ve Dünya Sağlık Örgütü’nün çocuklar için belirlediği güvenlik sınırını 25 kat aştığını geçenlerde açıkladı.
UNICEF, Kosova’nın, hava kirliliği açısından Avrupa’nın üst sıralarında yer aldığına ve çocuklar için belirlenen güvenlik sınırlarını 25 kat aştığına dair cidi ciddi uyarlarda bulundu. UNICEF’in raporunda, Kosova’daki çevresel tehditlerin, özellikle 5 yaşın altındaki çocuklar için büyük bir sağlık riski oluşturduğuna dikkat çekildi.
UNICEF’in raporuna göre, Kosova’daki hava kirliliği, su kıtlığı, orman yangınları, gıda güvenliği sorunları ve iklim değişikliği gibi çevresel faktörler, bölgedeki çocuk sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Özellikle kötü hava kalitesi, Avrupa’nın geri kalanına göre daha yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor.
Kosova’nın elektrik ihtiyacının büyük kısmını sağlayan eski ve verimsiz termoelektrik santrallerinin, ülkedeki hava kirliliğinin başlıca nedeni olduğu ifade ediliyor. 1960-1980 yılları arasında inşa edilen bu santraller, yerel halkın sağlığını ve çevreyi olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.
UNICEF, Kosova’daki çocukların sağlıklarını koruyabilmek için çevre ve hava kalitesinin iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Tüm bu uyarılar karşısında gören gözü perdeleyen, işiten kulağı tıkayan, akıl ve idraktan yoksun Kosova idarecilerinin, başta çocuk ve yaşlılar olmak üzere tüm toplumu tehdit eden hava kirliliğinin önlenmesi için tek bir adım attığı yok.
Bu nasıl bir anlayıştır, anlamak mümkün değil…
Ercan Kasap
11.03.2025
Kosova’nın yeni hükümeti ne zaman kurulacak? Kosova siyasi gündemini belirlemiş durumda.
Ancak 9 Şubat parlamento seçimleri resmi sonuçlarının açıklanmasını bir süre daha beklememiz gerekecek.
Seçim sınavından geçerli not alamayan Kosova Merkez Seçim Komisyonu’nun remi sonuçları açıklaması üç haftayı daha alabilir.
Hala devam eden oy sayımından çıkacak resmi sonuçların gelecek ayın ortasında açıklanması, en iyimser bir beklenti olabilir.
Bu beklentinin ardından yeni hükümetin kurulmasına yönelik karmaşık bir süreç bekliyor.
Hiçbir siyasi partinin tek başına Hükümeti kurma konusunda ikna edici bir zafer elde edememesi, Kosova’da önceki seçimlere kıyasla öngörülemez bir durum yaşanmasına zemin oluşturdu.
Sürecin işleyişine bakıldığında hükümetin kurulması uzun bir zamana yayılabilir.
Resmi seçim sonuçlarının onaylamasından itibaren en geç 30 gün içinde toplanması gereken yeni meclis, yeni başkanı ve başkan yardımcılarını seçmeli, ardından cumhurbaşkanı, seçimlerde ne fazla oy alan parti liderini, bu durumda Vetëvendosje Hareketi’nin başbakan adayını hükümeti kurmakla görevlendirecek.
Meclis başkanının seçilememesi durumunda süreç çıkmaza girer, 2014 seçimleri örneğinde kurumların oluşturulması süreci 6 aya kadar gidebilir.
Ayrıca Mevcut Başbakan Albin Kurti’nin partisi, kurumlaşma döngüsünü tamamlayacak istikrarlı bir koalisyon kuramaması halinde süreci uzatabilir.
Kurulacak olası bir koalisyon hükümeti 61 oya nasıl ulaşacak? bu da durumu daha da bileşik hale getiriyor.
Zira Vetëvendosje Hareketi, muhalefet partileri arasında ortak bulması konusunda zorluk çekeceği gibi görünüyor.
Seçim sonuçlara bakıldığında Albin Kurti’nin başında bulunduğu partinin şimdilik bir ortağı yok ve tek başına Sırp olmayan azınlık partileriyle bir hükümet kurması mümkün görünmüyor.
Bu tabloya bakıldığında Kurti’nin koalisyon hükümeti kurması son derece zor olacak. Bu nedenle de meclis başkan adayını önermeyip, kurumların oluşumunu engellemek yöntemine başvurabilir.
Olası bir senaryonun bu şekilde gerçekleşmesi, erken seçimlere kadar götürebilir.
Diğer olası bir senaryo da, kırılgan bir koalisyon hükümeti kurulsa dahi, Cumhurbaşkanının 5 yıllık görev süresi gelecek yılın Nisan ayında sona ereceğine göre, şu anki sonuçlara göre 47 milletvekili kazanan Vetëvendosje Hareketi’nin, cumhurbaşkanının yeniden seçilmesini engellemesi ve ülkeyi erken seçime götürmesidir.
Ülke ve toplumu etkileyebilecek bu siyasi rüzgarların esmemesi için, ayrıca uluslararası faktörün bir an önce hükümetin kurulması yönündeki taleplerini karşılamak adına siyasi partilerin ileriye doğru adım atmaya istekli görünmesi de hesaba katılabilir. Dolayısıyla istikrarlı bir kolasyon hükümetinin kurulması için Vetevendosje Hareketi ile Arnavut partileri arasında bir koalisyona ihtiyaç olduğu çok açık.
Birçok senaryonun olduğu biliniyor. Su altından saman yürütmek deyimine uygun birçok başka hesabın yapıldığı da biliniyor.
Ne olacağını, nasıl olacağını zaman gösterecek…
Ercan Kasap
23.02.2025