a
SİZİN KÖŞENİZ

SİZİN KÖŞENİZ

06 Mart 2024 Çarşamba

TOPLUMDAKİ KENETLENME ARIZASI

TOPLUMDAKİ KENETLENME ARIZASI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Onur Kovaç, idealleri çok ancak sayıları günümüzde oldukça az olan Kosova Türkleri’nden bir genç. Toplumsal Kenetlenme başlıklı yazısında, Kosova’daki biz Türk toplumunun yüzyıllardır bu topraklarda dilimizi, kültürümüzü ve milli benliğimizi korumak amacıyla mücadele ettiğimizden bahsetmiş. Bu mücadele esnasında, sırf Türklük uğruna yaşanan bayrak değişimlerini, sayısız isimsiz kahramanı ve kendilerini bu davaya adamış nice neferin gelip geçtiğini de vurgulamış.

Bizlere, Kosova Türk toplumu olarak elde ettiğimiz küçük-büyük başarıların asıl kaynağının ne olduğunu sormayı da ihmal etmemiş. Ardından da cevabını doğru bir şekilde hemen vermiş, “toplumsal kenetlenme”.

Akabinde, bu kenetlenmenin nasıl olduğunu hatırlatmak amacıyla Kosova Türk halkına sorular sorarak anlatmış.

Peki, sevgili Onur’un sorular sorarak anlatma tarzına müdahale etmeden biz de aynı şekilde cevaplar verelim mi?

Mesela:

Kenetlenen Türk toplumu 1951 yılında Kosova’da Türkçe eğitimi başlattı ama Türkçe eğitimin başladığı 20 Mart tarihini, aynı toplum, neden Kosova Türkleri Milli Bayramı olarak kutlamaya yanaşmadı?

Aynı yıl Prizren’de kurulan Doğru Yol, bir Türk kültür sanat derneği olmasına rağmen Kosova’mızın bağımsızlık günü olan 17 Şubat’ta, Kosova bayrağı olmadan, tamamen farklı ve tek bir ülkenin bayrağını dernek binasında günlerce dalgalandırarak, temsil ettiği halktan koptuğunu tescillemiş olmadı mı?

Rejim baskısının en yoğun olduğu yıllarda kurulan Türk Demokratik Birliği, aynı toplumun üyeleri tarafından devralındığında adı değiştirilerek, varlığı inkâr edilmedi mi? Hâlbuki o yıllarda kurulan Türk olmayan parti günümüzde siyasi hayatına devam etmiyor mu?

1994 yılında kurulan Kosova Türk Öğretmenler Derneği yöneticileri Kosova’da Türkçe eğitimdeki sorunlarla uğraşmaktan ziyade parti içinde taraftarlık yapmadılar mı? Türk işadamları derneği olarak kurulan ESNAF, sonrasında Türklük ile alakası olmayan şahıslara bırakılmadı mı?

2005 yılında Vıçıtırın’da Çeşme Derneği belki kuruldu kurulmasına ama aynı Vıçıtırın’da Türkçe eğitim sonlanmadı mı? Kosova’nın diğer kentlerindeki Türkler de aynı kaderi yaşamadı mı?

Kenetlenebilseydik, Türkiye’den mezun olan yüzlerce Kosovalı Türk gencinin doğduğu topraklara dönüp, vatanına hizmet etmesi için gerektiği kadar yardımcı olamaz mıydık?

Kimliklere Türkçe ibareler yazdırabilmek için verdiğimiz mücadeleyi Türk dilinin başka yerlerde de yazılabilmesi için veremez miydik?

Onur’cuğum, senin de dediğin gibi, biz Türkler kenetlenmeyi bıraktığımızdan beri Türkçe yayın ve yayımlarımızı kaybettik. Eğer bu gidişle eğitimde de ciddi kayıplar vermeye devam edeceğimizden korkuyorsan, korkunun ecele faydasının olmadığını hatırlatmak isterim. Türkçe eğitimin Kosova’nın bazı yerlerinde çoktan öldüğünü, bazı yerlerinde can çekiştiğini benden iyi biliyorsundur.

Eğer bizler, 23 Nisan’ın yanında Kosova Türkleri Milli Bayramı’nı 20 Mart’ta kutlayamıyorsak, Türklük ve Türkiye’ye dil uzatanın güya görevinden uzaklaştırılıp ancak büyükelçi olarak atanmasına izin veriyorsak, Türk Konsolosluğu’nun kundaklanmasına gerektiği gibi tepki veremiyorsak, Ay Yıldızlı Bayrak’ın çiğnenmesine hep birlikte ses çıkaramıyorsak, öğretmenimize uyarı dahi verilmesini engelleyemiyorsak, bizim toplum olarak kenetlenmeyi çoktan bıraktığımız gerçeğini kabullenmeliyiz.

Bu zamanda, toplumumuzun içindeki ayrışmalardan beslenmek isteyenlere vereceğimiz en güzel tepki, onların fazla beslenmekten patlamasını beklememiz olabilir mi? Aksi takdirde, zaten her alanda geri kalan Kosova’da, toplum olarak yokolmakla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır.

Asıl unutmamamız gereken; biz, bizi bölenlerle değil, bölünmeyi kabullenmiş olanlarımızla mücadele etmeliyiz!

Atakan KORO