a
" alt="b">
" alt="b">

TÜRKİYE 250 MİLYON DOLARLIK DİZİ FİLM İHRAÇ ETTİ

Türkiye, geçen yıl yaklaşık 250 milyon dolarlık dizi film ihracatı yaptı.

” Binbir Gece”, “Fatmagül’ün Suçu Ne”, “Ezel”, ” Kara Para Aşk”, “Sıla”, ” Yaprak Dökümü”, “Aşk-ı Memnu” gibi birçok ülkeye satılan dizi filmler, Türkiye’ye milyon dolarlar kazandırmaya devam ediyor.

Türk cumhuriyetleriyle 2001’de başlayıp Balkanlar, Orta Doğu ve Latin Amerika gibi bölgelerde büyük genişleme gösteren Türkiye’nin dizi film ihracatı, 2014 sonunda 200 milyon dolarken, geçen yıl 250 milyon dolara yükseldi.

Sektör temsilcileri, 2016 dizi ihracatının 300 milyon dolara ulaşacağını tahmin ediyor.

Dizi ihracatçısı Calinos Holding’in Genel Müdürü Beşir Tatlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de yıllık ortalama 70 dizi üretildiğini söyledi.

Bunlardan 40’a yakınının reyting kurbanı olup yayından kaldırıldığını anlatan Tatlı, yayında kalmayı başaranların da sadece 10-15’inin yurt dışındaki televizyon kanallarında yerini alabildiğini vurguladı.

Tatlı, dizi ihracatından geçen yıl 250 milyon dolarlık gelir elde edildiğini, bu rakamın 2016 için 300 milyon dolara çıkmasını beklediklerini kaydetti.

Dizi film üretimindeki sorunları anlatan Tatlı, Türk dizi film sektöründe senaryo sıkıntısı yaşandığını belirtti. Tatlı, yeni konu bulmakta zorlanan senarist ve yapımcıların biraz da kolaya kaçarak, daha önce yurt dışında çekilenlerin adaptasyon haklarını alıp yeni dizi üretmeye başladığını savundu.

Bunların Türk dizisi tadında olmasının beklenemeyeceğini dile getiren Tatlı, “Bunun da ihracatı olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Yabancıların ağzında damak tadı oluşturan ‘Sıla’, ‘ Yaprak Dökümü’, ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ gibi aşkı, aileyi, insan ilişkilerini, iyi senaryo ve iyi çekimlerle anlatan büyük Türk dramalarına tekrar dönmemiz lazım” diye konuştu.

Türk dizilerinin, esas itibarıyla ana hikaye bakımından birbirinden oldukça farklı masal ve gerçek hayatı bir arada barındırma özelliği olduğunu ifade eden Tatlı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sektöre makro ölçüde baktığımızda Türk dizilerinin kendi içinden kaynaklanan problemlerinin dışında, dış etken olarak televizyon kanallarının mali problemlerinin büyük etken olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle son 2 yılda televizyon kanallarının arasındaki rekabet, reklam pastasının yetersizliği ve de büyük bedeller ödenerek yayınlanan dizilerin, denek yapısı ve seyirci alışkanlıklarının değişmesi sonucunda beklenen reytingleri alamamaları temel problemler olarak gösterilebilir.”

Türkiye 70 ülkeye inracat yapıyor.  Türk dizileri, şu ülkelere ihraç ediliyor:

“Arjantin, Bolivya, Şili, Kolombiya, Uruguay, Panama, Brezilya, Ekvator, Paraguay, Peru, Meksika, ABD, Kosta Rika, El Salvador, Guatemala, Honduras, Nikaragua, Dominik Cumhuriyeti, Afganistan, Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Bosna Hersek, Brunei Sultanlığı, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Endonezya, Estonya, Fas, Gürcistan, Hırvatistan, Irak, İran, İsveç, İsviçre, Japonya, Karadağ, Katar, Kazakistan, Güney Kore, Kosova, Kuveyt, Letonya, Libya, Litvanya, Lübnan, Macaristan, Makedonya, Malezya, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, Tayland, Tayvan, Tunus, Ukrayna, Umman, Ürdün, Vietnam, Yemen, Yunanistan.”

İhraç edilen Türk dizileri ise şöyle:

“Adını Feriha Koydum, Annem, Arka Sokaklar, Asi, Aşk-ı Memnu, Azad, Benden Baba Olmaz, Berivan, Binbir Gece, Bir Bulut Olsam, Bütün Çocuklarım, Candan Öte, Çemberimde Gül Oya, Düğün Şarkıcısı, Elveda Derken, Fatmagül’ün Suçu Ne, Fırtına, Gece Gündüz, Genco, Geniş Zamanlar, Gümüş, Hanımın Çiftliği, Haziran Gecesi, Ihlamurlar Altında, İki Aile, Kampüsistan, Kara Para Aşk, Kavak Yelleri, Kaybolan Yıllar, Keşanlı Ali Destanı, Kınalı Kar, Kod Adı, Kurtlar Vadisi, Kuzey Güney, Küçük Kadınlar, Küçük Sırlar,Menekşe ile Halil, Muhteşem Yüzyıl, Öyle Bir Geçer Zaman ki, Sağır Oda, Sıla, Sonbahar, Türkan, Unutabilsem, Vazgeç Gönlüm, Yaprak Dökümü, Yılan Hikayesi, Yol Arkadaşım, Zoraki Koca.”/AA/

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

HASANİ: BU BANA KARŞI YAPILMIŞ BİR MİSİLLEMEDİR

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............