a
" alt="b">
" alt="b">

SİYASET MERKEZLİ TOPLUM

Bugün artık nerde ve kiminle oturursak oturalım konuştuğumuz tek ve en önemli konu siyaset olmuştur. Toplumun en bilgili insanından en cahiline kadar herkes siyaset uzmanı olup çıktı. Hayatımızda olan bitenlerin hepsinden sorumlu olan kurum siyaset ve siyasetçiler, evet siyasetçiler özellikle onlar ‘Kötülüğün anası siyasetçiler’ herkes onları suçluyor, herkes onlardan şikayetçi ama herkeste onlardan umutlu. Evet paradoks gibi gözükse de kimin başı sıkışsa herkes bir siyasetçiye ulaşmaya çalışıyor ve işini halletmeye bakıyor. Siyaset ve siyasetçiler neredeyse hücrelerimize kadar içimize yerleşmiş ve toplum olarak bizi siyaset merkezli bir toplum haline getirmiştir. Elbette ki bu hal sağlıklı bir durum değil. Sağlıklı toplumlarda Siyaset, toplumun içindeki diğer kurumlardan sadece biridir ve siyasetçide toplumdan aldığı yetkiyle toplum adına bu kurumu yöneten kişidir. Burda siyasetin toplum içinde ki rolünü küçümsemek istemiyorum ki öyle bir şey olamaz. Diğer kurumların doğru ve düzgün olarak çalışmasının temelinde yatan kurum siyasettir.
Toplum olarak siyasete bu kadar çok batmış olmanın en büyük zararı ona bağımlı olmaktır yani siyasete bağımlı olmak, siyasetçiye bağımlı olmak demektir. Siyasetçiye bağımlı olmak toplumun körelmesi demektir. Çünkü siz ne kadar yetenekli veya bilgili olursanız olun bunun hiç bir önemi yoktur önemli olan sizin hangi partiye üye olduğunuzdur. Çünkü politikocentrique toplumda önemli olan yeteneğiniz ve bilginiz değil siyasete ne kadar yakın veya uzak olduğunuzdur. Bu tüm kurumları saran kanserli hücreler gibi, hiç bir şeyden anlamayan, işleri kolaylaştırmaktan çok zorlaştıran, görgüsüz v.b. kişilerin dolmasına sebep olur. Devlet aygıtını dolduran bu tipler, devlet sistemini bloke eder ve toplumu öldürmez ama süründürür. Bugün sahip olduğumuz durumda olduğu gibi.Yani ölmüyoruz ama sürünüyoruz!!!
Bu durum nasıl değişebilir? Yada değişir mi? Halkın çoğunda büyük bir hayal kırıklığı ve pesimizm var. Sürekli şikayet etme hali ama bu hali değiştirmeye yönelik hiç bir eylemde bulunmama halinde bir paradoksluk. Her şeye rağmen bir ülkede eğer gerçek anlamda değişim isteniyorsa bu değişimi halktan başka yapacak bir güç hiç bir zaman olmamıştır ve olamaz. Ancak halkın dinleyebileceği gerçek manada entellektüellere ihtiyaç vardır. Entellektüeller derken bunun da ne olduğu konusunda geniş tartışmaların yapılması gerek. Gerçek anlamda entellektüel nedir? Kimdir? Her kitap okuyan, her yazan entellektüel midir? Bunun da tartışılması lazım. Halkın çıkarına, halkın yanında olan ve halkın anlayabileceği tarzda halkı yönlendiren entellektüellere ihtiyaç var.
Değişim her bireyin kendini değiştirmesiyle, halkın kendini değiştirmesiyle başlayacaktır. Sürekli şikayet etme hali hiç kimseye hiç bir şey kazandırmayacaktır. Unutmayalım!!! Bugün başımızda olanlar ve bizi yönetenlerde bu toplumun arasından çıktı. O yüzden bir daha bunların çıkmamaları için kendimizi değiştirmeye başlamalıyız!!!

Bayram POMAK

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

KARDEŞ OLMAK

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............