a
" alt="b">
" alt="b">

FETULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ (FETÖ) KOSOVA İÇİN DE BİR TEHDİTTİR

Değerli Soydaşlarım,

Kıymetli Kosovalı Dostlarım,

Türkiye’nin maruz kaldığı en kanlı terörist saldırı olan 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden dört yıl geçti.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) düzenlediği bu hain saldırıyı, yüzbinlerce sivil vatandaşımızın tankların, savaş uçaklarının ve helikopterlerin karşısında demokrasimizi cesaretle savunması sayesinde akim bıraktık. Hainlere katılmayı reddeden asker ve polisimizin demokratik direnişe verdiği destek ve başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, siyasi liderlerimizin sergilediği dirayetli tutum sayesinde darbeye geçit vermedik, demokrasimizi,  ülkemizi ve insanımızı koruduk.

Her 15 Temmuz’u “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak idrak ediyoruz. Bugün tüm Türkiye olarak, bu hain terörist saldırıda şehit düşen 251 kahramanımızın aziz hatıralarının ve yararlanan 2000’den fazla gazimizin fedakarlıklarının önünde saygıyla eğiliyoruz.  Halkımızın kendi iradesi üzerinde bir güç tanımayacağımızı ve demokratik kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi haykırıyoruz.  Başta FETÖ olmak üzere, hukukun üstünlüğünü sona erdirmeyi hedefleyen ve yaşam hakkı başta olmak üzere, insan haklarını ihlal eden tüm terör örgütlerini bir kez daha lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi Türk halkının yazdığı demokrasi destanından aldığımız cesaretle ülkemizi, devletimizi ve insanlarımızı korumak için her türlü terörist saldırıya kararlılıkla karşı koyacağımızı bir kere daha ilan ediyoruz.    

15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ teröristlerinin sergilediği vahşetin benzeri tarihimizde yaşanmamıştır. Parlamentomuz, Cumhurbaşkanlığımız, Milli İstihbarat ve Polis Teşkilatlarımız kendi savaş uçaklarımızla bombalanmış, tanklarımız kendi insanlarımızın üstüne sürülmüş, helikopterlerimizden açılan ateşle demokrasimizi savunmak için sokağa çıkan insanlarımız şehit edilmiştir. Başkent Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki Polis Harekat Merkezimize savaş uçaklarıyla öylesine güçlü bombalar atılmıştır ki şehit düşen 51 polisimizin naaşlarına ulaşılamamıştır. Tıpkı DEAŞ ve El Kaide gibi dini istismar eden FETÖ şebekesi içinde radikalleşmenin ötesinde, adeta robotlaşan bu sapkın teröristlerin 15 Temmuz gecesi ortaya koyduğu bu hainliğin Türk insanının hafızasından silinmesine imkan bulunmamaktadır.

15 Temmuz başarısız darbe girişimi, FETÖ’nün işlediği en kanlı cürüm olmakla birlikte, esasen sadece buzdağının görünen yüzüdür. FETÖ’nün kirli şebekesinin suç karnesi oldukça kabarıktır.  15 Temmuz darbe girişiminin FETÖ’nün arzettiği tehdit anlaşıldığı ve örgüte karşı önlem alınmaya başlandığı için icra edildiği unutulmamalıdır. 

Geçtiğimiz dört yıl boyunca FETÖ yapılanmasına yönelik olarak sürdürülen soruşturmalarda ve yargılama süreçlerinde terör örgütünün yıllardır işlediği birçok suçun detaylarının yanısıra, örgütün mahrem üyeleri ve istihbarat faaliyetlerini ortaya çıkaran bulgular da tespit edilmiştir. Terör örgütünün 250 bin kullanıcısı olan kriptolu haberleşme sistemi Bylock uygulamasının örgütün istihbarat toplama, rüşvet, sınav yolsuzlukları, kara para aklama, kritik konumdaki devlet kadrolarına illegal yollarla adam yerleştirme, belgede sahtecilik ve benzeri suçları organize etmek için kullandığı anlaşılmıştır.

Bir eğitim ve yardım hareketi maskesi altında gerçek niteliğini ve suçlarını gizleyen FETÖ kontrolündeki dershane-okul-yurt şebekesinde endokrine ettiği militanlarını yıllar boyunca sınav sorularının çalınması da dahil yasadışı yöntemlerle ordu, polis, yargı, kritik bakanlıklar, bilişim ve iletişimle ilgili kurumlar başta olmak üzere, devletin neredeyse tüm kurumlarına yerleştirmiştir. FETÖ militanlarının bu kurumlarda hızla üst kademelere yükseltilmesini temin etmek için yargı ve polis teşkilatlarındaki FETÖ mensupları tarafından masum insanlar aleyhinde sahte deliller üretilmiş, bunlar kullanılarak düzmece davalarla esasen hiç işlenmemiş suçlardan ötürü binlerce asker, polis ve bürokrat işlerinden atılarak, hapse gönderilmiştir. 

Tüm bu faaliyetleri kurduğu bankalar, şirketler, sivil toplum ve medya kuruluşlarına devlet kaynaklarından haksız ödemeler yapılması, kara para aklama ve ihalelere fesat karıştırılması da dahil kirli yöntemlerle finanse eden bu terörist örgüt, ayrıca ciddi bir istihbarat yapılanması da teşkil etmiş, kamudaki militanlarınca devletin en üst kademesindeki yöneticiler de dahil gelecekte tehdit etmek veya ortadan kaldırmak isteyebileceği binlerce insanın ofislerini, evlerini, telefon görüşmelerini kanundışı yöntemlerle dinlemiş, görüntülerini ve seslerini kaydetmiş, binlerce insan hakkında istihbarat toplamış ve bunları kirli amaçları doğrultusunda kurgulayarak kullanmıştır.

Değerli Kosovalı Dostlarım,

Tüm bu hususları dikkatinize getirme sebebim “Mehdi” olduğu iddiasıyla dünyayı sapkın görüşleri doğrultusunda şekillendirmek için yardımsever bir din adamı kisvesi altında gizlenen, ilkokul mezunu bir sözde imamın yönetimindeki FETÖ suç şebekesinin ülkenizdeki varlığının halen sürmekte olmasından kaynaklanmaktadır.

Türkiye 15 Temmuz 2016’dan bu yana titizlikle yürüttüğümüz soruşturma ve dava süreçleriyle bu terörist örgüte karşı gerekli tüm önlemleri almıştır. Hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde devlet teşkilatımız bu örgütün militanlarından temizlenmiş, yıllar içinde büyük gizlilikle inşa ettikleri paralel devlet yapılanması çökertilmiştir. Örgütün terörist eylemlerini finanse ettiği Türkiye içindeki kaynakları kurutulmuş, kontrolündeki sivil toplum ve medya kuruluşlarının faaliyetlerine son verilmiştir.

Aldığımız önlemlerle Türkiye’deki omurgası çökertilen FETÖ’nün ağırlık merkezi örgütün yurtdışı yapılanmasına kaymıştır. Terör örgütü 100’den fazla ülkede milyarlarca dolar mali kaynağa sahip şebekesinin içerdiği okulları, yurtları, hastaneleri, şirketleri, sivil toplum ve medya kuruluşlarını devreye sokarak, demokrasimizi, ülkemizi ve insanlarımızı korumak adına aldığımız zaruri önlemleri çarpıtarak, Türkiye’yi karalamaya yönelmiştir. Bununla birlikte, Türkiye’de işledikleri suçları başta Kosova olmak üzere dünyanın diğer ülkelerinde tekrarlamadıklarının hiçbir garantisi yoktur. Geçmişte aynen Türkiye’de olduğu gibi, örgütün kendini gizlediği “kanunlara uygun hareket etme” maskesi, yandaşlarına uygulattığı akılalmaz takiye yöntemleri,  yargı ve polis gibi kamu kurumları ile medya ve sivil toplum kuruluşlarındaki militanlarının engelleyici faaliyetleri bu terör örgütünün ülkenize arzettiği tehdidin gerçek boyutlarını zamanında anlamanızı geciktiriyor olabilir. “Dost acı söyler”; Türkiye’nin FETÖ teröristleriyle yaşadığı kötü tecrübeyi başta Kosova olmak üzere FETÖ’nün bir şekilde mevcudiyetini sürdürdüğü tüm ülkelerin kendi güvenlikleri perspektifinden irdelemeleri şüphesiz yararlı olacaktır.  Biz Türkiye’nin düşmanının Kosova’nın dostu olamayacağına samimiyetle inanıyoruz.

Türkiye olarak FETÖ terör örgütünün arzettiği tehdit hakkında tüm dostlarımızı uyarmaya devam edeceğiz. Her geçen gün bu terör yapısına karşı farkındalığın artmakta olduğunu, insanların eğitim hareketi maskesi arkasında gizlenmiş kirli ve sinsi yapılanmayı anlamaya başladığını, birçok ülkenin istihbarat teşkilatının bu yeni nesil terör örgütünü mercek altına aldığını, çeşitli ülkeler ve uluslararası örgütlerin FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan etmeye başladığını memnuniyetle görüyoruz.

Bu çerçevede bugüne kadar toplam 38 ülkede FETÖ iltisaklı okul ve kursların kapatılmış olmasından; 20 ülkede okulların Türkiye Maarif Vakfımıza devredilmesinden,  çeşitli ülkelerin örgütün masum kimlikler arkasında gizlenen militanlarını yargılanmaları için ülkemize sınırdışı etmeye  devam etmesinden, bu çerçevede üçüncü ülkelere sınırdışı edilenlerin yanısıra, 20’den fazla ülkeden 120’yi aşkın FETÖ mensubunun Türkiye’ye sınırdışı edilmesinden  memnuniyet duyuyoruz. Ayrıca, Maarif Vakfımızın aralarında Kosova’nın da bulunduğu 22 ülkede okullar açmış olduğunu gururla paylaşmak isterim. Sadece Maarif Vakfımıza ait okulların Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğine sahip olduğunu zaten biliyorsunuz.     

Bu çerçevede Kosova’lı dostlarımızın Türkiye’nin bu örgütün gerçek niteliğini bilmeden yaptığı hatalardan ders almalarını, Kosova’nın bu teröristlere güvenli bir liman haline gelmesine ve örgütün Kosova’ya da zarar vermesine engel olmalarını ve bu örgütün Kosova’nın kendi çocuklarını Kosova’nın düşmanları haline getirmesine daha fazla geç kalmadan son vermek için gereken adımları atmalarını temenni ediyoruz.

 

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

MİLLETVEKİLİ…

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............